Avuntu

Yorgunum avutmaktan, avunmaktan, hayatın avunulmaz izdihamından…

Neden ölüme bu kadar yakın hissediyorum, neden yaşamak bu kadar uzak?

Acısı damağımda kalmış yaşadıklarımın.

Üzerine üzerine yürüyormuşum gibi kasvetin.

Söyleyince kızıyorlar gerçekleri.

Doğrunun yanında olmaksa ateşten gömlek, şu günlerde.

Ne diye zorlaştırılır şu yaşamak eylemi?

Yaşım 24 ve ben hala çocukça bir umudun pençesindeyim.

“Düşmüşken saçlarıma aklar, bağlamak yaraşmaz gençliğime karalar:”

Tek bir an yetiyor umudumu tazelemeye.

İyiden güzelden yana olan ne varsa propagandasını yapmak istiyorum.

Yasaklanmış tüm şarkıları dinliyorum.

Kim koyuyor ki zaten yasakları?

Kime göre yasak, neyi sevmek, kimi sevmek?

Kime ne?

Sıkıldım gençliğime çizilmiş sınırlardan.

Ben bir o kadar saygı duymanın kaygısındayken,

Saygısızlığa maruz kalmaktan.

Sırça köşkler parlasın diye, avuntudan damlarla kurulu saadetlerden, sıkıldım.

Paltomun onulmaz ağırlığından, kalabalıklarla çevrili yalnızlığımızdan sıkıldım. Geçit verilmemesinden kalan günlerimize, giden günlerimizin eksikliğinden.

Bir kurtuluşun hatırına, yitirmediğim gayretim.

Hala en güzel gülüşümü saklıyorum, aydınlık bir sabah için.

Doğru olamasam da, doğrunun yanında olmayı vazife edinişimden cesaretim.

Balığın bilip bilmemesine değil,

Halık’ın razı olacağına ümidim.

En güzel bestenin sona saklandığına eminim.

Çalacak, yıkılmasına yakın esaretin…

Bir cevap yazın