Bilmeseydik Bilinemezdik: Psikoloji ve Önemi

Psikoloji diğer adıyla ruh bilimine öncelikle etimolojik olarak bakarsak; ”Psikoloji“ terimi ilk defa 16. yüzyılda Marko Marulić tarafından Yunanca ”ψυχή psiyçē“ ruh ve ”–λογία –logia“ araştırma terimlerinin birleşmesi ile ruh araştırması olarak yaratılmıştır (Watson, 1913). Türkçeye Fransızca psychologie teriminin çevrimi ile girmiştir. Tarihsel olarak bakarsak muhakkak ki eski medeniyetlerde de izlerine rastlarız ancak psikolojinin bir bilim dalı olarak doğmasına, 1876 yılında Almanya’da Leipzig Üniversitesi’nde kurduğu psikoloji laboratuvarı ile Wilhelm Wundt önayak olmuştur ve hatta kendisini psikolog olarak tanımlayan ilk kişidir (Schultz, 2016).

Psikolojinin pozitif bir bilim olarak ortaya çıkışına ilk önemli katkıları sağlayan diğer isimler şunlardır: Hermann Ebbinghaus, Ivan Pavlov, John B. Watson. Deneysel psikolojinin Almanya ve ABD’de gelişmesinin peşi sıra psikolojinin uygulamalı alanları doğmuştur. 19. yüzyılın son yıllarında G. Stanley Hall ve John Dewey psikoloji biliminin ABD’de eğitim alanındaki uygulamalarına öncülük etmiştir. Öte yandan Viyana’da Sigmund Freud, zamanla çok popülerleşecek olan psikanaliz kuramını ve yöntemlerini geliştirmiştir. Bahsettiğim bilim insanları isimleri duyulmuş psikolojinin ilk kilit taşlarıdır. Bu isimlerden farklı birçok önemli kurama imza atan isimler de alanımızda yadsınamaz öneme sahiplerdir.

Ne Kadar Önemli?

Tarihsel temellere artık aşina olduğumuza göre esas konumuza girelim. Psikoloji insanın başına gelen fiziksel ve zihinsel bütün olaylarda büyük ölçüde izi olan bir bilimdir. Bu sebeptendir ki bilinmesi insan özünün tanınması için oldukça önemlidir. İnsan olarak hayatta yaşadığımız belli başlı dönemler vardır, bunlara yaşam dönemleri diyoruz (örneğin bebeklik, ilk-orta-son çocukluk vs. birer yaşam dönemidir). Bireylerin bu dönemlerde geçirmesi gereken temel krizler ve gelişim özelliklerinin yanı sıra hayatında yaşamsal olarak duygusal, bilişsel, fiziksel bağlamda birden çok sorun ya da durum içerisinde olabiliyorlar. Zihin süzgeçleri daima aktif ve içinde bulundukları hayatı bir şekilde idame ettirerek yaşama devam ediyorlar.

Hiç düşündünüz mü;

-Ay ufuk çizgisine yakınken, tam tepede olduğundan neden daha büyük görünür?

-Sirklerde hayvanlara nasıl oluyor da birçok karmaşık hareket öğretilebiliyor?

-Bizi biz yapan özelliklerimizi doğuştan mı kazanıyoruz yoksa çevremizden mi öğreniyoruz?

-Akıl hastalıklarının nedenleri nelerdir?

-Öğrendiklerimizi neden unutuyoruz?

-Gördüğümüz filmler bizi nasıl etkiler?

-Niçin rüya görürüz?

-Niçin arkadaş ediniriz veya niçin evleniriz?

-Niçin Maslow’a göre fiziksel ihtiyaçlar karşılanmadığında insanlar bir üst hiyerarşiye geçemezler veya sağlıklarını kaybeder?

İşte bu gibi birden çok soruların cevabını bizlere psikoloji bilimi verir. Psikoloji insana dair çoğu konuyu içinde barındırır. Evet, akla gelmeyecek ‘Ne alakası var!’ denecek konuların bile 😊.

Halk arasında maalesef yeterince öneme alınmasa da psikolojik bağlamda destek alanlara kötü adlandırma yapılsa da aslında her insanın sorunlu yahut sorunsuz herkesin ruh sağlığı uzmanına ihtiyacı vardır (bakın ruh sağlığı uzmanı diyorum lütfen uzman olmayan kişilere itibar etmeyiniz, işin ehli olmayan altı boş unvanlı kişilere kıymetli şahsınızı emanet etmeyiniz zararlı çıkmanızı istemem! 😊). Tabii ki bizler öncelikli olarak danışanlarımızın psikolojik sağlamlığına bakıyoruz ama doğrusu her bireyin psikolojik olarak da desteklenmesini ve yardım almasını destekliyoruz.

Psikolojiyi önemli kılan bir husustan daha bahsetmek istiyorum. Psikolojik durumlar bireylerin fizyolojisini de büyük ölçüde zarara uğratmaktadır. Çünkü kısaca açıklamam gerekirse fizyolojimiz ve psikolojimiz birbirlerine elektronlarla bağlıdır, her duygulanımlarımız aslında bedenimize birer uyarıcıdır. Uzman bir hocamın bizzat danışanından örnek vermek istiyorum; bir gün bir kadın sol yüzük parmağının ağrıdığını ve bu şikâyetle doktora gittiğini anlatıyor. Doktor film çekiyor gerekli tetkikleri yaptıktan sonra bu ciddi ağrıya neyin sebep olduğu bulanamıyor. Devreye bir ruh sağlığı uzmanı girince ortaya çıkıyor ki kadın birkaç gün önce eşi tarafından aldatıldığını öğrenmiş… Aslında buradaki sorun fizyolojik değil psikolojik kökenlidir. Anlamsal olarak baktığımızda da sol yüzük parmağı evliliği temsil etmekte. Buradan çıkaracağımız sonuç hem çok manidar hem de psikolojimizin bedenimizi nasıl etkilediğidir…

İlk yazımda sizlerle kısaca psikolojinin başlangıç tarihi ve öneminden bahsetmek istedim, içeriklerin devamında birçok konuya detaylı olarak değinmeyi planlıyorum. Umarım kendinize çok iyi bakarsınız ve kendinizle olan ilişkinizi hep diri tutarsınız… Sevgiler ve saygılar…

KAYNAKÇA

Watson, John B. (1913). “Psychology as the Behaviorist Views It”. Psychological Review. 20 (2): 158-177.

Schultz, D. P.; Schultz, S. E. (2016). Modern Psikoloji Tarihi. Kaknüs Yayınları.

1 Yorum

  1. Tek kelimeyle mükemmel bir yazı. Alanın içinden biri olarak böylesine güzel bir konuyu böylesine özel bir üslupla kaleme almanız çok guzel olmuş.
    Yazılarınızın devamı sabırsızlıkla bekliyor olacağım..

Bir cevap yazın