
Mağlubiyetin En Acı Serencamı
Fanusu tozlu bir kandilden mahcur sayfalara aheste aheste düşerken kelimeler Kızıldeniz’de boğulan bir firavun devrilir göğsümün sol ortasına. Tarihin dramı olsa gerek der, geçerim. Devrilen, bir fücurâtın temsilinden öte zıddının kudretinden dermansız…

Yalnızca Eylemek
Kusurlarım, şuursuzluğum ve tüm fitnesiyle girdabına kapıldığım sersemliğim tohumlarken kaderimi, saf edilgenliğimle karşı koyabileceğime itimat eder; fikirlerimden ve yalnızlığımdan mücerret kendimi gürültülü sokaklarımın buruk fakat sayrılı kaldırımlarımda debelenirken görürdüm. Yazık ki o…

Dayanılır Değildi Dayandık
Hallerin sirayetiyle meşgulüm bu aralar. Halimin sirayeti ve hallerin üzerime gelişi… Boğuluyor gibiyim çoğu zaman, gülüşlerimi katlayarak. Halim bir o kadar kalabalık ve bir o kadar kimsesiz. Yorgunluğun haddi hesabı yok, tezahürü…

Sosyal Enkazımız
Hayatın genel akışı içerisinde, oturduğum bir kafede ya da beklediğim bir durakta insanları izliyorum bazı zamanlar. Kargaşanın içerisinde nasıl göründüklerine bakıyorum. Dahası onlara öylesine bakanlara inat, görmeye çalışıyorum. Havaya hep genel bir…

Hesaplaşma
Ağzımdan dalgalar çıkıyor, sesim yaralı ve vahşi bir hayvanın kükreyişine benziyor. Göğsümün üzerinde nefes almamı zorlaştıran yabancı bir ağırlık var. Elimin içinden ipek bir hayalet gibi geçen suyun nasıl bu kadar sert…

Avuntu
Yorgunum avutmaktan, avunmaktan, hayatın avunulmaz izdihamından… Neden ölüme bu kadar yakın hissediyorum, neden yaşamak bu kadar uzak? Acısı damağımda kalmış yaşadıklarımın. Üzerine üzerine yürüyormuşum gibi kasvetin. Söyleyince kızıyorlar gerçekleri. Doğrunun yanında olmaksa…

Çiğdem
Kendimi boşlukta salınır halde bulduğumda her şey çok karmaşık ve korkutucuydu. Etrafımda uçsuz bucaksız sorular dolanıyordu ne onları yakalayabiliyor ne de cevaplarını bulabiliyordum. Debelendim durdum, kimi zamansa umudumu kaybettim. Dipte köklenmiş uzunca…

Kiraz Dalı
Otuzlu yaşlarıma geldiğimde artık insanlarla çok daha az ve kendimle her zamankinden daha fazla konuşur olmuştum. Tanrı ile arama engeller konmuştu. Artık günahlarımı biliyor, bazen bile bile bunlara yenilerini ekliyor ve işte…

Mauerbauertraurigkeit
[00:04] Perdeleri çekti. Şimdi odadaki tek ışık şarja takılı bilgisayarın zayıf ışığıydı. Ufacık, kor alev gibi duran turuncu tonlarında bir ışıktı bu. Gözü başka hiçbir şeyi seçemiyordu. Etrafındaki karanlık bazen kendi içinde…

direnmek ya da delirmek
Buraya ne zaman geldiğimi artık hatırlamıyorum ama nasıl geldiğim hala her ayrıntısı ile aklımda. Emin değilim ama ellerime bakınca son derece zayıflamış gibiyim. Parmaklarımdaki eklemlerin iki yanında, kemik çıkıntıları fark edebiliyorum. Bembeyaz…

Uyanırsam Bitsin Zulüm
Ahmet Telli’ nin: “Çok uzak ve çok beklenen bir şey var gibi doluyor akşamlarına birden, batırıyor canına dişlerini, az değil sessizliğin öğrettiği…” mısralarını okurken buluyorum zihnimi. Masamda, dört kaktüsün aynı toprağı paylaştığı…

Son Jeton
Yüzün Lisanı Bir insanın yüzü geçmişini anlatır. Dikkatli bakarsanız tüm mazisini yüzünden okuyabilirsiniz. Ama yalnızca çok iyi okurlar bunu başarabilir. Bu özel lisanı bilmeyenler baktığında ise alelade ve anlamsız bir ifadeye rastlar.…

Mutluluğu Arama Hakkı Üzerine Bir Deneme
Okuyucuya not: Bu yazıda, diğer yazılarımın aksine hukuki ya da bilimsel incelemeye varacak boyutlarda incelemelerde bulunulmamıştır. Daha çok mental kaygılar üzerinden yol alınmıştır. Bu tür bir inceleme de yapmak isteyen okuyucular yazı…

Sevmekten Hüsrana Uğrayanların Ülkesi
Mesafelerin canına okumanın ümidi, kelimelere yine vebali üstlenmelerinin teessürüyle yazıyorum. Göğün altında bu kadar nefessiz kalışıma şaşmamalı. Nicedir, sevmekten hüsrana uğrayanların ülkesi burası. Korkunun putlaşmış hükümdarlığında, babamdan bile saklandığım sınırlar değil misiniz?…

Lagaluga
Hayatta hiçbir şeyi eskisi gibi yaşayamıyoruz.Bu yüzden aslında zaman insanı yavaş yavaş eskiten bir hastalık.İnsanlar insanların hayatlarına girerler ve insanlar insanların hayatlarından çıkarlar.Hep kızardın ya hani bana, neden bu kadar yakınımda yürüyorsun,…