Jean Genet: Yüce Yalancı

Jean Genet: Yüce Yalancı; adı, Jean Genet’in ölümüne kadar dostu olan Tahar Ben Jelloun’un Jean Genet’i her haliyle tanıttığı kitabın isminden geliyor. Bu yazı için bu başlığı seçmemin sebebi ise bu tanımın Genet’e birebir uymasıydı. Genet Fransız bir yazar. Bana göre bir öteki. Öteki nedir peki? Toplumda ötekileştiren kişilerin ortak özelliklerini sayın dersem, ilk başta mülteci olmak, eşcinsel olmak, azınlık vs vs dersiniz. Bu arada bu saydıklarımın yanında olması ve marjinalliğinin eserlerine yansımasıyla Genet tam da ülkemizdeki poster dergilerinin gözdesi olabilecek cinsten. Hatta tanıtım başlığı da muhtemelen bu olurdu.

Anarşist, Eşcinsel ve Hırsız…

Neyse konum, genç odası poster dergisi eleştirmek değil.  Jean Genet’i bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine tanıdım. Beni en çok etkileyen bozuk, kendisinin dışında tutulduğu düzende ayakta kalmayı, alternatif bulmayı yaşayıp tecrübelendirerek ötekilere bir ders niteliğinde göstermesiydi. Jean Genet, ötekiliğin verdiği ruh halinden olması gerek, politik biriydi ve Batı ülkelerini sert bir şekilde eleştiriyordu. Batı ülkelerinin doğuyu sömüren, dünyaya gösterdikleri modernliklerini sadece kendi çıkarları için kullanıp kendi dışında olanlara ise barbarca davranan ülkeler olduğunu biliyordu. Fakat nefret ettiği bir batı ülkesinde bir öteki olarak yaşamak zorundaydı. Bunları yazarken Orta Doğu’lu beynimden şu düşünceler geçmeden olmuyor tabi: Öteki topluluklarından çalınanlarla modern ve rahat bir dünya yaratılırken ötekiye ise on iki saati beş dolara çalışmak düştü. Bu düpedüz hırsızlık değil mi? Tabi bu Avrupa’da yaşayan halklar için geçerli değil, kimlerden bahsettiğimi tüm Ortadoğulu beyinler hemen anlamıştır eminim. Jean Genet’de bir öteki olarak yaşamını sürdürmek için Avrupa ülkelerinin taktiklerini uyguladı. Yetiştirme yurdundan sonra bir zanaatçı ailenin yanına verildi. On yaşındayken yanlış Batı Ülkesi taktiği olan hırsızlığı denedi ve on beş yaşında hapishane ile tanıştı, hırsızlığın boyutu ve kimin tarafından yapıldığı önemliydi demek. Tabi bunlar olurken rahatlıkla yaşayan Avrupa burjuvaları entelektüel uğraşlarla hayatını sürdürüp kendi dünyalarını yaratıyorlardı. On iki saat çalışan ötekinin hayalini kurduğu yaşamı yaşıyorlardı. Genet hapishanelerden kurtulmak ve rahat bir yaşam yaşamak için asıl yapılması gerekenin hırsızlık değil, burjuvaların yaptığı gibi entelektüel uğraşlarla uğraşmak olduğunun gerekliliğini kavradı ve hapishaneden çıkmak için kitaplar yazdı. Kitaplar ona şöhret, rahat yaşam ve birçok özgürlük sağladı.  Yani bu basit çıkarımlardan bile yola çıkarsak birçoğumuzun yapmakla yanıp tutuştuğu şeylerin bize dayatılan istekler olduğunu anlayabiliriz. Bu dergide çıkan üç tanıtım amaçlı yazıda da, eseri veya kişiyi genel itibarlarıyla tanıtma yerine bana çağrıştırdıkları noktaları ele alıp tanıtmak daha ilgi çekici geliyor. Genet’i tanıtırken de bunu yaptığım görülüyor. Genet’i daha iyi tanımak için eserlerini ve Tahar Ben Jelloun’un onun hakkında yazdığı eserleri okumanızı tavsiye ediyorum, bir de onun sesinden dinleyin kendisini.

Bir cevap yazın