“Kurak Günler” Filmine Bir Bakış

Bu yazımda geçmiş günlerde vizyona girmiş ve büyük yankı getirmiş olan Kurak Günler hakkında konuşacağım. Amacım filmin özetini yapmak değildir baştan söylemiş olayım ya da ucu açık bırakılan sonuna alternatif son yazmakta değil. Bunları anlatan zaten birçok yazı bulunmakta. Ben tamamen insanların kafasını karıştıran şu meseleyi açıklamak istiyorum. “Kurak Günler bir BL filmi mi? Kurak Günler karakterleri gay mi?” gibi sorulara cevap vermektir. 9 Aralık’ta vizyona girmiş olan Kurak Günler filminin ilk haberi 2021 yılında gelmişti. O zamanlar Twitter ve benzeri platformlarda ‘Queer’ insanlara görünürlük sağlayacağının söylentileri yayılıyordu. Hatta Queer Palm kategorisine aday gösterildiği iddia edilmişti. Queer sinemayı seven ve özellikle de Türk sinemasında az film olmasından yakındığım için ilk günden beri desteklediğim bir projeydi. Filmden ilk görüntüler geldiğinde ‘Call Me By Your Name’ gibi bir iş olacağını düşündüm. Bana bunu hissettiren şey renkler ve oyunculardı. Mavi, sarı renkler, yazın hafif ılıklığı, Akdeniz romantizmi gibi bir hissiyat veriyordu. Piyasaya verilen görüntüler de hep aralarında çekim olan iki erkek üzerineydi. Birçok insanın da kafasında büyük beklentiler oluşmaya başladı bile. Bir de üstüne eski oynadığı projede yine aynı şekilde ‘queer bir bireyi’ canlandıracağı iddia edilen Selahattin Paşalı başrol olunca ortalık veryansına döndü.

Homoerotik bir film beklendi. Öyle olmadı diyemem ama beklentileri de karşıladı diyemem. Karşılamamasının sebeplerini saymak gerekirse en başından romantizmin olmamasıydı. Evet bu filmde romantizm yok. Film siyaset ve günümüz Türkiye’si, çatışma, baskı gibi kavramları ele alıyor. Burada bir aşk dönmüyor. Sadece bazı sahnelerde verilmiş ‘sexual tension’ barındıran durumlar vardı. Hayal kırıklığı da burada başladı. Henüz izlemediyseniz ve bu beklenti ile gidecekseniz gitmemeniz sizler için daha iyi olur. Kurak Günler bir BL filmi değil. Burada hemen BL tanımını anlatmam gerekirse ‘Boy Loving’ açılımına sahip terim homoromantik bir temel üstüne konu alınan dizi, film, kitap ve içerikleri konu alıyor.

Kurak Günler’de queer görünürlüğü yok mu öyleyse? Tamamen queerbaiting midir? Görünürlük söz konusudur. Hatta Murat adlı karakterinin bize hem kadın hem erkeklerle birlikte olduğu ayrıca meyhanelerde çalışmış olduğu ve seks işçiliği yaptığı üstüne sık sık vurgu yapılmaktadır. Queerbaiting ise nereden baktığınıza göre değişir. Queerbaiting terimini bilmeyenler için açıklamam gerekirse queer oltalama gibi kaba ve iyi olmayan bir çeviri ile insanları queer görünürlüğü konusunda beklentiyi verip görünürlük sağlamamak, kandırmaktır. Şayet siz üste belirttiğim beklentilerle gidiyorsanız bu size baiting olarak gelir ama ben öyle olmadığını düşünmekteyim. “Peki bu filmde o yok bu yok ne diye gidiyoruz?” diye soranlar için biz bu filme öncelikle içeriğinin ne olduğunu bilerek gidelim. Seks işçiliği yapmış, LGBTİQ+ şemsiyesi altında olduğu iddia edilen karakterin yaşadığı zorlukları izleyeceğiniz, gerilim yaşayacağınız; taciz, tecavüz gibi hassas konuları çok sıkıntılı bir şekilde işleyen bir film olduğunu bilerek gidelim. İktidara eleştirinin bulunduğu, haksızlıklar karşısında ne yapacağını bilemeyen halk ve kutuplaşmalar izleyeceksiniz. Komik şeyler ya da romantik şeyler söz konusu değil. Biliyorum sizler de artık içinde siyasi bir şeyler geçmeyen yumuş yumuş bir film izlemek istiyorsunuz. Aynı şekilde ben de istiyorum. Yapımcılara da sesleniyorum ama dram dışında Türkiye’de herhangi bir şey izlemek neredeyse şu an imkânsız gibi. Çünkü eserler ister istemez toplumun aynasıdır. İzlediğiniz şeyler de toplumumuzun aynısı olacak. Giderek yapabileceğiniz şey Emin Alper ve sinemaya destek olmaktır. Çünkü senaryoyu değiştirip paraları cebe attı gibi bir algı dönmekte etrafta. Oysa bunun altında yatan homofobinin herkes farkındadır. Şayet film eleştiri bulundurmasaydı ve şayet böyle bir olay farklı bir film için gerçekleşmiş olsaydı hiçbir şey değişmeyecekti. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı adı da kullanılarak çekilmiş eski filmlere bakmanızı bir tavsiye ederim. Aynı filmler acaba bugün çekilebilir miydi düşünmeden edemiyorum. Örneğin; İki Genç Kız (2005) filmini izlemenizi tavsiye ederim.

Gittikçe muhafazakarlaşan bu yerde daha çok queer sinema ve destekçileri görmek dileğiyle…

İyi seyirler.

Bir cevap yazın