Eski bir şiir ilişti geçenlerde gözüme, içimde öldürdüğüm, görmezden geldiğim ve kaybettiğim ne çok duygu varmış meğer. Şimdi sizlere okumak istiyorum ölü imajlarıma ulaşan o şiiri ve diriltmek istiyorum bana yaşattığı tüm hisleri, dirilmek istiyorum…
UMARSIZ AŞKA GAZEL
İstemiyor gelmeyi gece,
ne sen gelesin
ne de ben gidebileyim diye.
Ama ben gideceğim
şakaklarımı parçalasalar da
akrepten güneşler.
Ama sen geleceksin
tuz yağmurlarında yanmış dilinle.
İstemiyor gelmeyi gün,
ne sen gelesin
ne de ben gideyim diye.
Ama ben gideceğim
örselenmiş karanfilimi kurbağalara bırakıp.
Ama sen geleceksin karanlığın
kokuşmuş pisliklerinden.
Ama istemiyor gelmeyi ne gece
ne de gündüz;
çünkü yanmamı istiyor
senin sevdandan,
senin de benim sevdamdan.
Federico GARCİA
Federico Garcia’nın şiirlerinden derlenmiş olan “Ah Rüzgârda Giden Aşk” kitabını ilk okuduğumda 17 yaşındaydım. Gençliğimin en derin ve belki de duygularımı bir daha bu denli güçlü hissedemeyeceğim çağlarıydı. Ama şiirlerinin bana hissettirdikleri öyle güçlüydü ki bugün bile içimde yankılarını duyabiliyorum. Okurken her satırını ve umarsız bir aşka şahitlik ederken neler hissettiğimi dün gibi hatırlıyorum. Şakaklarını parçalayan akrepten güneşlere rağmen gitti, gördüm. Örselenmiş karanfilini yiyen kurbağaların sesleri ulaştı kulaklarıma. Ve yandı sevdasından, kemikleri ısınana kadar. Ama O gelmedi pisliklerinden kokuşmuş bir karanlıktan ya da tuz yağmurlarından yanmadı dili. Çünkü sevmedi, istemedi. Ne gündüz ne de gece… Federico tüm imkânsızlıklara rağmen gelmesini umut ediyordu sadece. Aslında gidebileceği bir yer yoktu, yine de gitti; yine de sevdi.
Bu şiiri okurken hissettiğim en kuvvetli şey çaresizlikti. Yazılan tüm o satırların ardındaki hakikatti. Hayatımda belki de o ana dek çaresizliği hiç hissetmediğimi düşündüm. Sevdadan yanmanın çaresizliği, imkansızca âşık olmanın çaresizliği, gelmeyecek birine gitmenin çaresizliği. ‘Umarsız Aşka Gazel’ benim ilk çaresizliğimdi. Yıllar sonra aniden tozlu bir raftan çıkan bu şiir, geçmişteki ilk çaresizliğime ışık tuttu. Kalbimi parçalarına bölüp, her birini benden uzak yerlere savurdu. Şimdi, yıllar sonra, şiiri tekrar tekrar okuduğumda şunu hissediyorum; eğer yüz yıl önce Federico yazmış olmasaydı, ben yazardım bu satırları. Çünkü öyle çaresiz ve öyle ümitvar yaşadım bu hayatta. Biri için karanfillerimi kurbağalara bırakmak pahasına gittim. İstemedi gelmeyi geceler ya da doğmayı gündüzler. Yine de yürüdüm her karanlığı aydınlığa ulaşırsa diye. İyi ki gittim, iyi ki yandım, iyi ki çaresizdim. Ve iyi ki ilk çaresizliğimi Federico Garcia ile yaşadım. Eğer önceden şahit olmasaydım yutardı bu his beni, biliyorum. Çünkü tek başına kaldırılacak şey değil.
Federico Garcia’ya teşekkürlerimle…
KÜNYE
Yazar: Federico Garcia Lorca
Kitabının adı: Ah Rüzgârda Giden Aşk
Çevirmen: TÜZÜN GÜRSON
Hazırlayan: Fahri Özdemir
Yayınevi: Islık Yayınları
Baskı Yılı: 2015
Sayfa Sayısı: 160 (s. 41)
Yaz ki kalemin yüreğindekilerle vursun okuyanları,hatta seni anlayamayanları …Eline sağlık.