
The Beatles, 1950’lerin sonlarında bir araya gelen çocukların Almanya’daki Pavyon-Gazino karışımı mekânlarda çalmaya başlaması ile temeli atılmış bir grup. Paul McCartney ise o yıllardan 2020 tarihine kadar yaşadığı hayatın neredeyse tamamında müzik endüstrisi için klasik üretimler yaptı ve o her zaman apayrı bir saygınlığı korumayı sürdürdü.
Rolling Stones, Deep Purple gibi yaşıt ve ardılı sayılan dinozorlar artık müzik üretimini durdurdular. Yılda ya da birkaç yılda bir gerçekleştirdikleri, “Jübile konseri” adıyla büyük kitlelere pazarlanan turneleri ile geçimlerini sağlamaya devam ediyorlar. Paul ise yeni şarkılar ve albümler üretmeye devam ediyor. Elbette diğer dinozorlar eski klasiklerini hala söylüyor hala gençleri de etkiliyor olmakla övünmekte haklılar ancak müzik tarihinde muhtemelen yaşayan hiç kimse bir McCartney olamadı. Tüm ömrünü popüler şarkılar üretmeye adayan McCartney kadar listelerde yer alan ve hatta liste başı olan bir şarkı yazarı maalesef dünyada mevcut değil.

Üstelik o yaşıyor ve 18 Aralık’ta yeni albümünü yayınladı. Albüme gelmeden önce yaptığı müthiş işlerden ve endüstrideki yerinden kısaca bahsetmekte fayda var diye düşünüyorum.
Endüstri, çok dinlenen ve çok satan şarkıları üretmek için büyük ölçüde Amerikan merkezli olarak kurulmuş müzik şirketlerinin tamamıdır ve bir şarkının çok dinlenen ve satan yani “hit” şarkı olması için büyük ölçüde en büyük ihtiyacınız şanstır.
Bu şans aynı zamanda bir miktar popülarite ile beraber gelir, diğer popüler kültür kuramlarının “ürün” tanımı aksine ben popüler kültür ürünlerini, çok tanınan kimselerin üretimleri olarak açıklıyorum. Popüler kültür ürünleri, ürünlerin değil üreticilerinin popülaritesine bağlı olarak bu adı alırlar. Öyleyse şans, aslında bir ölçüde yaratılabilir.
Paul McCartney, Yesterday’i Kraliçe’ye söylemekten tutun King of Pop Michael Jackson ile şarkı yapmaya kadar müzik endüstrisini her an içinde kilit noktalarda olmayı başardı ve bu şansı defalarca kez yarattı. Jackson’a, Beatles’ın telif haklarını sattığında 47 Milyon dolar kazandı. Michael Jackson öldüğünde elindeki bu hakların tek başına milyar doları bulabileceği konuşuluyordu ve aslında The Beatles’ın enteresan popülaritesini de bu anormal ekonomik denge üzerinden konuşabiliriz belki… O gün birçok insan Paul McCartney’in bir hata yaptığını düşünebilir fakat o Jackson’a sadece altın vermişti kendisi altın yumurtlayan tavuk gibiydi ve servetine servet katmak için üretmeye devam etti. Bunun ekonomik koşulları ayrıca konuşulmaya değer hatta belki Paul’un Beatles’tan vazgeçtiği bile varsayılabilir.

Grubundan ayrıldıktan sonra bu denli başarı göstermiş bir müzisyen olmadı ve muhtemelen de olamayacak, ancak bir de bu grubun The Beatles olduğunu düşünmek ayrıca önemli… Peki Beatles nedir ve neden bu kadar abartlıyor soruları için size bir başka cevap yazısı yazmayı umuyorum, şimdi isterseniz Sör Popüler Müziğin yeni albümüne bakalım.
Tüm enstrümanlar ve vokaller 78 yaşındaki McCartney’e ait ki bunun duygusal yoğunluğunu ancak dinlediğinizde anlayabilirsiniz. Albüm gerçek bir rock’n roll albümü onu da belirtmek lazım kanlı canlı o his harika. Üst üste bir elden enstrümanları kaydetmek bir Beatles geleneğidir. Overdub denen bu tekniğin gelişmesi McCartney ve Lennon’un doymak bilmeyen müzik iştahları ile paralel olarak gelişti.
Eski numaralara başvurmaktan hiç çekinmemiş Paul ve tüm bunlarla yeni olmayı da bilmiş. Beatles’ın etkileri bugünün alternatif gruplarına nasıl yansımışsa Paul McCartney de öyle bir müzik yapıyor ki bu da onu açıkça popüler müziğin kendisi yapar. Yarattıkları efsanenin etkileri ve yankılarıyla değişmeyi bilmiş ve popüler müziğin bizzat kendisi olduğunu ispatlamış adeta. O yüzden bu yazıda ona bu ismi takmayı uygun buldum: Sör Popüler Müzik.
Elbette Paul’un yaşlandığı sesinden anlaşılıyor, sırtında popüler müzik ile geçirdiği 50 yılın ardından sesi artık o eski vokal oyunları yapamayacak hale gelmiş olmalı ve hatta hissiyatım 2013 yılında çıkan albümünden bile daha düşük bir vokal gücünde olduğu. Fakat nicesini cebinden çıkarır, hâlâ gencecik bir rockerın enerjisi var bu albümde ve sound mükemmel, Rock müziğin her bir elementini duyuyoruz; Gitar, Bas, Davul, Rhodes ne ararsanız var hiçbirini ıska geçmiyor; Saykodelik rock, country bunlarda var… E daha ne olsun!
Paul en iyi bildiği şeyleri en iyi ve en yeni şekilde yapmaya devam ediyor ve üretimin asla bitmeyecek dev bir macera olduğunu gösteriyor. 18 Aralık 2020 tarihli bu albüm hiç olmasaydı, o yine de efsane olacaktı… Bu yüzden üretiyor olduğuna minnettar olmamız gerekir diye düşünüyorum.
Paul McCartney bu albüm ile yeteneğin ölümsüzlüğünü gösteriyor adeta. Ölen insandır; insan yaşlanır, gençliğini ve enerjisini belki de hevesini yitirir ve sonunda gençlik kültürüne hitap edenlerin kazandığı o geçici şan şöhret de insanı terk eder. Ben hâlâ buradayım ve enerjim yerinde diyor McCartney… İşte bu albümle de benim gibi rock düşkünleri tekrar haykırmak için fırsat buluyor: ROCK AND ROLL ÖLMEDİ!